Haber: Yazarlarımız tarafından hazırlanmıştır.
İliç'teki Maden Faciası ve Tepkiler
TBMM'de devam eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bütçe görüşmelerinde, bir milletvekili, Erzincan yakınlarındaki İliç bölgesinde yaşanan maden faciasına ilişkin sert eleştirilerde bulundu. Milletvekili, facianın ardından altın madeninin tekrar açılmak istenmesine karşı çıktı. Kazada hayatını kaybedenlerin sayısına dikkat çeken milletvekili, yetkililerin facia ve çevresel tahribatın sorumluluğunu üstlenmediğini iddia etti. Kazanın ardından yapılan arama kurtarma çalışmalarının yanı sıra, maden atıklarının taşınmasının altında yatan sebebin, bu atıkların içinde kalan altın olduğunu belirtti. Bu durumun, madenin yeniden açılma girişimlerine yol açtığını savundu. Yetkililerin, çevresel etkileri ve insan hayatını hiçe sayarak madencilik faaliyetlerine devam etmek istediğine dair endişelerini dile getirdi. Bu durumun, sürdürülebilirlik ve çevre koruma ilkeleriyle bağdaşmadığını vurguladı.
Bütçenin Sermayeye Yönelik Oluşu ve Enerji Politikaları
Milletvekili, 2025 yılı bütçesinin toplum yararına değil, sermayenin çıkarlarına hizmet ettiğini savundu. Bütçenin, şirketlerin ve sermayedarların karlarını artırmaya odaklandığını, kamu yararı ve çevre koruma hedeflerinin göz ardı edildiğini belirtti. Türkiye'nin enerji politikalarıyla ilgili ciddi endişelerini dile getiren milletvekili, fosil yakıtlardan çıkış stratejisi bulunmamasının ülke için tehlikeli olduğunu ifade etti. Ülke genelinde yaygınlaşan madencilik faaliyetlerinin yol açtığı çevresel tahribatı eleştirdi. Özellikle İliç'te yaşananlar üzerine kurulan komisyonun, ilgili bakanlıkların sorumluluklarını birbirlerine atarak olayın üstünü örtmeye çalıştığını öne sürdü. Altın madenlerinin, siyanürlü yöntemlerle işletilmesinin halk sağlığı ve çevre için büyük tehdit oluşturduğunu vurguladı.
Çevresel Manipülasyon ve Halk Sağlığı
Milletvekili, maden bölgesinde yapılan "yeşillendirme" çalışmalarının manipülasyon olduğunu, toprak ve su kaynaklarında bulunan kimyasalların halkla paylaşılmadığını belirtti. Halkın, elektrik ve doğal gaz gibi temel enerji kaynaklarına erişimde yaşadığı sorunlara dikkat çekti. Dersim bölgesinde hala elektriği olmayan köyler bulunduğunu, insanların temel ihtiyaçlarını karşılamakta güçlük çektiğini ifade etti. DEDAŞ politikalarını eleştiren milletvekili, halkın kötü kalitede kömürle ısınmak zorunda kaldığını ve bunun ciddi hava kirliliğine yol açtığını söyledi. Şırnak'ta Gabar bölgesinde yapılan kömür madenciliğinin doğaya verdiği zararları anlatarak, HES, RES ve GES projelerinin de özellikle Kürt coğrafyasında hafızayı silmeye yönelik olduğunu ileri sürdü. Hasankeyf ve Kaz Dağları örneklerini vererek, bu projelerin çevreye ve kültürel mirasa verdiği zararı vurguladı. Karadeniz Bölgesi'ndeki orman kesimlerini de eleştiren milletvekili, bu uygulamaların sermayedarların çıkarları için yapıldığını savundu.
Milletvekili, enerji kaynaklarının kamulaştırılması ve kamu eliyle yönetilmesinin önemini vurgulayarak, özelleştirme politikalarının sermayeye hizmet ettiğini ve bir an önce kamulaştırmaya geri dönülmesi gerektiğini söyledi. Çevre Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı'nın işbirliğinin halkın değil, sermaye gruplarının çıkarlarına hizmet ettiğini iddia etti. Komisyon başkanının, "Kürt coğrafyası" ifadesine yönelik itirazına değinerek konuşmasını sonlandırdı.