Yer bilimci Prof. Dr. Naci Görür, SÖZCÜ TV'de yaptığı açıklamada, deprem tahmininin zorluğuna dikkat çekti. Depremlerin birbirine benzemediğini, İstanbul'da beklenen depremin benzersiz olduğunu vurguladı. Çin ve Afrika'daki deprem aktiviteleriyle kıyaslama yapmanın yanıltıcı olduğunu belirtti. Görür, bilim dünyasının odak noktasının deprem direncine kaydığını ifade etti. Özellikle, Türkiye'deki deprem riskini değerlendirme çalışmaları büyük önem taşıyor.

Yedisu Fayı'ndaki Deprem Riski

Görür, Erzincan ve Karlıova arasında yer alan Yedisu Fayı'nın deprem üretme potansiyeli konusunda ciddi endişelerini dile getirdi. Yaklaşık 250 yıllık deprem tekrarlama periyodunun dolduğunu, son büyük depremin 1790'larda meydana geldiğini hatırlattı. Fay hattının deprem üretmeye hazır olduğunu, 1939 Erzincan depremi'nden beri kırılmadığını ve bu durumun riski artırdığını belirtti. 6 Şubat depremlerinin bu bölgeye enerji transfer ettiğini ve yakın zamanda bu bölgede büyük bir deprem olasılığının yüksek olduğunu vurguladı. Bu nedenle, olası riskleri halka açıklamak gerektiğini ifade etti.

Kırılmaya Hazır Bir Fay Hattı

Yedisu Fayı'nın kırılmaya hazır olması ve 6 Şubat depremlerinin bu bölgeye enerji aktarması, bölgenin deprem riskinin yüksek olduğunu gösteriyor. Bu durum, olası bir depremin şiddetini ve yıkım potansiyelini artırıyor. Bilim insanları, bu bölgeyi yakından takip ediyor ve olası bir deprem senaryosuna hazırlıklı olmak için çalışıyorlar. Görür, olası riskleri halka ve yetkililere iletmenin önemini vurguladı. Bu bölgedeki yapıların depreme dayanıklı olup olmadığının kontrol edilmesi gerekiyor.

Geçmiş Uyarılar ve İhmal

Prof. Dr. Naci Görür, geçmişte Maraş, Malatya ve Hatay için yaptığı deprem uyarılarının dikkate alınmadığını belirtti. Yaptığı uyarıları ve yetkililere sunduğu raporları hatırlatarak, bilim dünyasının sorumluluklarını yerine getirdiğini ancak gerekli önlemlerin alınmamasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi. Bu durum, deprem önlemlerinin alınmasında acil ihtiyaç duyulduğunu gözler önüne seriyor. Depremlere karşı hazırlıklı olmak ve riskleri azaltmak için işbirliği içinde çalışılması elzemdir.